OĞLAK YENİ AYI

Siyah Kuğunun Yükselişi

Yılın ilk Yeni Ayı..
Değişim ve dönüşüm süreci..
İşte bu Yeni Ay, Dünyayı değiştirecek etkide..
Eski Dünyadan Yeni Dünyaya geçişin bir fragmanı niteliğinde olayların başlangıcı olacak..
Son birkaç gündür etkili olan,
Merkür Neptün karesinin etkisiyle fazlasıyla kafamız karıştı,
yanlış kararlar verme eğiliminde olduk..
Retrolar ve gölgeleri ve olumsuz bazı açılar derken hiç de yeni yıl neşesini hissedemedim diyorsanız, bu yeni ayı takip eden günlerde özellikle Pazar Günü’nden sonra bunu çok daha net hissedeceğinizi söyleyebilirim size..
11 Ocakta Türkiye saatiyle 14:57 de Kuğu Takımyıldızının Deneb hattında Yeni Ay gerçekleşiyor..
Deneb yıldızı; Siyah Kuğu ile ilişkilendirilir..
Topluma yön veren liderler ve önemli ve gerçekçi kararlar alma yeteneği verir..
Ciddi çalışma ve stratejik olarak başarıya ulaşma, üretkenlik gibi özellikleri var..
Hayatın her noktasında dengeli kalabilmeyi temsil eder..
Mücadele gücünü ortaya çıkaran bir etkisi de var ve geçmişte bu yönüyle hava savaşlarını tetiklediğini görüyoruz..
Değişimle alakalı ve Altair yıldızıyla bağlantılı..
Değişim derken stratejik olarak gerekli bir değişimden söz ediyoruz..
Görünüm olarak kadersel bir noktada..
Kritik ve kaotik günlerden geçilerek varılan dönüşümü temsil ediyor.
İki Kraliyet yıldızı eşlik ediyor..
Aldebaran ve Fomalhaut..
Başmelekler Mikail ve Cebrail..
İlahi olanın devrede olduğu..
Tanrı’nın parmağını adeta hissedeceğimiz bir etki..
Hak edişle gelecek ve dürüstlükle test edecek..
Değişim kaçınılmaz..

black_swan

Güneş ve Ay
Oğlak Burcunda Buluşuyor..

Mücadelelerle elde edilen 20 derecede Güneş ve Ay kavuşumlu..
Hem Rahman hem Rahim..
Hem eril hem dişil..
Hem suyumuz hem ateşimiz..
Hem annemiz hem babamız..
Hem duygularımız hem irademiz..
İkinci ve üçüncü çakramız..
20 derece..
Ki bu derece “Ustalık” derecesidir..
Bu Yeni ayla başlattığımız enerji ustalaşacağınız anlamına gelir..
Aldebaran Sahnede.. Kraliyet yıldızı..
Başmelek Mikail’in vekaletinde..
Çok büyük kazanç vaad ediyor.. Ama şartları var.. Şartı dürüstlük..
Her şeyden önemlisi, “Kendine karşı dürüst müsün?”
Dürüstlük ön plana çıkacak..
Dürüst müsün sahte misin?
Maskeler düşecek..
Onay almak için siyah kuğuluğunu reddedip beyaza boyanıp aralarına mı kaynadın?
Hiç olmadığın biri gibi mi davrandın?
İşte o zaman yandın..
Çok büyük kaybettirecek..
Haksız kazanç mı, naylon fatura mı, yolsuzluk mu?
Bedeli çok ağır olacak..
Belki de ödeyemeyeceğin kadar ağır..
Gizli bir şey kalmayacak çok büyük ifşalar olacak.. (Günlerdir sosyal medyada yayılan Epstein belgeleri gibi)
Aynı zamanda daha önce bulunan ama gizlenen teknolojik gelişmelerin açığa çıkması gibi olaylar..
Asc hattında Aldebaran,
Yeni Ay yöneticisi Mc hattında Satürn Fomalhaut..
Aldebaran çok büyük kazandırıyor ama şartı var:

DÜRÜSTLÜK..
Değilsen, çok büyük kaybettiriyor..
Verdiklerini geri alıyor..
Fomalhaut inanç ve düşünce sistemlerinin kullanımıyla ilgili..
Hilafet konusunun gündemde olması gibi..
Köktendinci yaklaşımların yükselişi..
Hilafet mi, Laiklik mi?
İmamların bıçaklanması olayları gibi..
Türkiye Cumhuriyeti olarak çok derin bir karmanın dengelenmesi sürecindeyiz..
Oğlak Burcunun yöneticisi Satürndür..
Büyük öğretmen Satürn..
Hizaya getiren, disipline eden, sınırlandıran..
Oğlak bilinci, sorumluluk sahibi olmayı,
yapı ve sistemler kurmayı temsil eder..

AY DÜĞÜMLERİYLE KARE YAPIYOR
Ay Düğümleriyle kare açıda..
Bu Yeni Ayla birlikte en başa dönüyorsun..
“Ben kimim?”
Hani o kutsal Delfi tapınağının girişindeki sırlı cümleye bizi geri götürüyor..
Kendi hakikatinle ne kadar bağlantıdasın?
Topluma, dünyaya, hayata uyum sağlayacağım derken kendini ne kadar unuttun?
Hakikat derken ilahi özümüzle bağlantılı olduğumuz yüksek benliğimizi kast ediyoruz..
Başkalarının hakkını hukukunu adaletini ararken kendi hakkına ne kadar sahip çıktın?
Fazladan verdiklerin kendi hakkından çaldıkların değil miydi?
Bu Yeni Ay aynı zamanda ekonomik ve finansal konularda yapılandırmaya gidileceğinin, yeni sistemler kurulacağının hak hukuk adalet konularında savaş ve mücadele olacağının sinyallerini bize veriyor..
Özellikle Anayasanın değiştirilemez maddelerinin değişmesiyle ilgili gündemler çok savaşlı, mücadeleli ve kavgalı olacak..
Finansal krizler..
Bizim dışımızda gelişen, başkalarından kaynaklanan ama her birimizi etkileyen krizler..
Bu enerjide tercihinizi yapmalısınız:
“Kendimi unutarak adeta, iyi insan olma çabası mı, hakikatimi hatırlayarak kendi mutluluğumu bulma arzusu mu?
“Hiç öyle olmadığım halde düzene uymak adına tıpatıp birbirine benzeyen aynı stil makyaj ve giyim mi, kendi biricikliğim ve özgünlüğümle kendime has tarzım mı?” (Sadece görünüş anlamında değil, yaşam tarzı olarak da düşünün belki size hiç uygun değildi ve sırf toplum için evlendiniz)
“Kendi yeteneklerim mi, toplumsal kabuller mi?”
Enerji sana şunu soruyor: “Seni sen yapan nedir?”
“Dürüst olmayanlar çok büyük kaybedecek..”
Bazı ilişkiler bitecek..
Bazı işler sonlanacak.. İşten kovulma gibi durumlar yaşanacak..
Tekrar olacak ama vurgulamakta yarar var,
bu süreçteki her şey kadersel olacak..
Belki evliliğin bitecek, çünkü her gün şikayet ediyordun..
Belki işten kovulacaksın çünkü ayakların geri geri gidiyordu aslında hiç istemiyordun..
Güneş Kad kare
Mutluluğuna iyileşmene ve huzuruna neler engel oluyor?
Onları yolundan kaldıracağın bir süreç..
Venüs Chiron üçgeni
Sevgiyle gelen en derin şifa..
Neptün Uranüs bağlantısı olumlu açıda..
Uranüs’ün uyumlu açıları özgürleşmeyi simgeler..
Hayaller kurup değişimler yapıyoruz
Hayatımızda dönüm noktası olacak nitelikte
Yer yerinden oynayacak
Bu süreçte her ne oluyor ne yaşanıyorsa kadersel olduğunu bilin..
20 Nisan 2023 ile başlayan Tutulmalar Döneminde Koç Terazi tutulmasının devamı niteliğinde..
Tohumları o zaman atıldı..
Satürn Mars Jüpiter birbirleriyle uyumlu açıda..
Balık, Oğlak, Boğa..
Ruhsal konular ve spiritüellik kitlesel bir dönüşümde..
Hayal olan ve ütopik gelen bazı şeylerin gerçekleştiğini deneyimleyeceğiz..
Telepati, ışınlanma gibi..
Büyük kitleler tarafından deneyimlenecek..
Çok da uzak olmayan bir zamanda..
Devrim niteliğinde bir dönüşüm..
Yine bu dönemde UFO larla ilgili yeni gelişmeler haberler gündemler ve yeni teknolojilerin açığa çıkması söz konusu olacak..
Özellikle eğitim sisteminde ve iletişimde radikal kararlar gelecek..
Sansür gibi..
Dini düzenleme ve yaptırımlar gibi..
Dini eğitim konusu bolca gündemde olacak..
Savaş ve tehlike ortamı ve bunun yaratacağı kaos..
Mars Oğlakta yücelimde..
Savaş gezegeni Mars en iyi çalıştığı yerlerden birinde..
İşte, kariyerde, ekonomide bir şeyleri yapılandırma anlamında aksiyon alınan bir dönem..
Vergi borçları yapılandırması gibi..
Havalar bir anda çok soğuyacak..
Salgın hastalıklar..
Bağışıklığın çok güçlü tutulması gereken günler..
Hem savaş sertleşecek hem de seçim öncesi ipler iyice gerilecek..
Asgari ücret yükseldi ama bu bazı iş yerlerinin kapanmasına, küçülmesine ve toplu işten çıkarmalara yol açacak..
Vergiler, borçlar, krediler.. Bu konularda yeni düzenlemeler..
Fomalhaut başka bir Kraliyet Yıldızı
Satürnle kavuşumda
Baş Melek Cebrail’in vekaletinde..
Mistik bir uyanış..
Kadersel bir yapılanma süreci..
Kitlesel ölümler ve şehit haberleri alacağız..
Boğaz akciğer rahatsızlıkları ile psikolojik hastalıklar ve ataklar..
Dişler, böbrekler, bel rahatsızlıkları..
Depremler..
Denizde köpek balığı saldırıları gibi,
daha önceden görülmemiş derecede büyük balıkların kıyıya vurmaları gibi durumlar yaşanmaya devam edecek..
Başkalarından kaynaklı kayıp ve zararlar..
14 Ocak Merkür Oğlak’a geçecek
Özellikle iş ve kariyer konularında yeni gelişmeler ve başlangıçlar olası..
Ayağımızın yere sağlam bastığı günler..
Bolca toprak elementi var..
Aksiyon almak ve harekete geçmekle ilgili destekleyici bir enerji..
Daha önce ertelediğiniz ve üşendiğiniz işleri bu dönemde yapabilirsiniz..
Venüs Yayda.. (özellikle ilişkilerde)
Rahat ve eğlenceli ama aynı zamanda gölgesi olan kaygı ve korkuların tetiklendiği bir yerde..
Size yalan söyleniyor ve oyalanıyorsunuz hissine kapılabilirsiniz bu enerjide yoğun şekilde..
Yeni aydan kısa bir süre sonra 20 Ocak’ta Pluto burç değiştirecek, oldukça kadersel bir süreç yaşayacağız hem tüm dünyanın insanları olarak yani toplumlar olarak hem de bireysel hayatlarımızda..
Bu dönemde bir ilişki bitiyorsa örneğin bırakınız bitsin, bitmesi gerektiği içindir..
Ayrılmalar, ölümler, bitişler, yıkımlar olacak..
Ve yıkılanın yerine hemen yenisi kurulacak,
yeni düzen yeni sistemler yeni yaşam biçimleri inşaa edilecek..
Savaş büyüyecek, kitlesel ölümler artacak..
Son yıllarımız bu yeni dünya sürecinin hazırlığı niteliğindeydi ve işte o yeniye giriş kapımız bu Yeni Ay enerjisiyle olacak..
Önemini bilmem anlatabildim mi?
Her zaman korunmaya niyet edelim

Ve de öyledir..

NS

DAYANABİLECEĞİN CEHENNEM NE KADAR?

Bu sorunun cevabını yıllar önce Ayn Rand vermişti..
Yazının sonuna not olarak düşeceğim onun sözünü, ama önce tam da hayatlarımızın bu döneminde içinden geçtiğimiz en önemli süreçten söz etmek istiyorum..
Bir yazının yetmeyeceğini, bu konunun daha çok bir yazı dizisi gibi devam edeceğini de, en baştan söyleyerek başlıyorum söze..
Korkma! Çünkü korkunun ecele faydası yok..
Bu yol sonunda sevgiye çıkıyor..
Ama önce sağlam silkeliyor..

PONZİ SİSTEMİ, EPSTEIN DOSYASI, TFF, LAİKLİK-HİLAFET TARTIŞMALARI VE HADES BAĞLANTISI

EN GİZLİ SIRLARIN İFŞASI, EN DERİN KORKULAR VE PLÜTON..

Bana şu anda nerede olduğumuzu sorsanız, Araf’ta olduğumuzu söylerdim. Dante’nin İlahi Komedya’sında ‘’Ben sırtımdaki, ölümün erittiği mahfaza ile yukarı çıkıyorum. Buraya Cehennem’in ıstırapları içinden geçerek geldim.’’ dediği..
Şimdi bu olağanüstü tasvir üzerine bir derin nefes..
Ne demek istediğimi bence yazıyı okuduktan sonra daha iyi anlayacaksınız..
Çok fazla ölüm var gerçekten de ve hiçbiri tesadüf değil..
Dayanamayarak göçenler diyelim..

PLÜTON KOVAYA GEÇİYOR..

Dergiler, gazeteler, Instagram, X, Youtube, haberler, televizyon programları derken, son yıllarda en çok bunu duydunuz, okudunuz belki de.. Bu konuda algıda hiçbir seçiciliği olmayanlarınız için bile, aslında içinden geçtiğiniz tüm süreçler en temelde bu transitle ilgiliydi desem hiç de abartmış olmam. O derece önemli çünkü..
23 Mart 2023’te Plüton Kova Burcu’na arz-ı endam edene kadar, şu anda Dünya üzerinde yaşayan hiçbir insan, daha önce bunu deneyimlememişti.. Düşünebiliyor musunuz?
225 Yıl sonra olan bir değişimdi bu.. Ömür sürenize bağlı olarak, birkaç hayatta bir olan bir değişim..
Bu ne demek?
Çok büyük bir dönüşüm demek..
Eskinin tamamen yıkılması, sistemlerin tamamen çökmesi, bir devrin kapanıp yeni bir devrin açılması demek.
Son derece klişe görünen bu tanımlamalardan bağımsız, içeriğini anlamaya çalışın lütfen..
Eski Dünyadan Yeni Dünyaya geçiş süreci bu..
Etkileri çoktan başladı, topuk sesleri çok önceden duyuldu ve etrafınızda olup biten tüm çılgınca şeyler, ‘’Dünyaya ne oluyor, bitiyor mu, batıyor mu, kıyamet mi yaklaşıyor?’’ diyerek kafanızdan geçen tüm düşünceleriniz de dahil olmak üzere bu transitin etkisiyle oluyor.. Hermes Trismegistus’un Zümrüt Tabletler’inde yazdığı gibi ‘‘Yukarısı nasılsa, aşağısı da öyledir..’’ As above, so belowe*..
Plüton 2044 yılına kadar sürecek uzun süreli yolculuğuna başladı.
23 Mart’ta Kova’ya girdi ama 12 Haziran’da Retro hareketiyle Oğlak’a tekrar geri döndü. Ve o süreçte tüm Dünya aslında 2024 yılının fragmanını gördü. Şimdi 21 Ocak’ta yeniden Kova’ya geçecek.. Sadece bir hafta var..
Plüton gezegenlerin içinde en ağır hareket edenidir, astrologların jenerasyon gezegeni dedikleri.. Sinsi sinsi yol alır Plüton.. Belki de o sebeple ne olup bittiğini Dünyanın büyük bir çoğunluğu maalesef hala anlayamadı.
Öngörülerimi yayınladığım instagram hesabımda, şahsi olarak ben, her gün onlarca hesaptan mesajlar alıyorum, ‘’Neşe Hanım ne oluyor böyle ne zaman geçecek bu günler?!.’’ diyerek korku ve panikle soruyor anlayamayan ve bilmeyen insanlar haklı olarak.. Zaten ben de dilim döndüğünce bildiklerimi anlatmak için yazıyorum.. Bu konuda daha çok yazacağım.. Plüton en son 1777-1798 yılları arasında Kova Burcu’nda olmuştu.. O döneme damgasını vuranlar başka bir yazının konusu..
Gelin önce, burayı çok iyi anlamak için daha derinlere, en başa dönelim..

Mitolojik kökenine..
Üç kardeşler Zeus, Hades ve Poseidon.. Alemi aralarında bölüşmek için kura çekerler.. Zeus’a Gökyüzü, Poseidon’a Denizler, Hades’e ise Yeraltı düşer.. (Astrolojide Zeus Jüpiter, Poseidon Neptün, Hades Plüton’dur.. ) Hades, içten içe bu duruma çok üzülür. Gökyüzünün mavilikleri, uzak ufuklar, ışık, aydınlık bir yanda, engin denizler, suyun şifalı gücü diğer yanda, tüm bunlarla gücüne güç katmak varken, o karanlığa, aşağının da aşağısına inecek, bir daha hiç gün yüzü görmeyecektir. En büyük korkusu, korkulu rüyası, gerçek olmuştur. Ancak başka şansı da yoktur, kaderine razı olur; artık karanlıkların ve ‘Yeraltının Tanrısı’dır.. Ve o andan itibaren, nasıl ki kendisi en büyük korkusuyla imtihan edildiyse, şimdi ki görevi, insanları en büyük korkularıyla sınamaktır.. Bunu yaparken insanların zaaflarını kullanacak, kirli çamaşırlarını karıştıracak, en kötü taraflarını, en şeytani yüzlerini ortaya çıkaracaktır. Buradan çıkmak, ancak korkularla yüzleşip dönüştürmekle mümkün olacaktır.Ve bu hiç kolay değildir.. İşte bunu yapamayanlar, acıdan ve korkudan kaçanların çilesi daha büyük olacaktır, çünkü Hades onları tekrar tekrar yakalayacak ve yeraltına sokacaktır.. ‘’Neden hep bunlar benim başıma geliyor?’’ dediğiniz olaylara biraz daha yakından bakın.. Ve işte Hades de çok iyi bilir ki, ne yaparsa yapsın buradan kaçış yoktur; insanoğlu eninde sonunda en büyük korkusuyla yüz yüze gelecektir..

Peki Hades Plüton geçişlerinde nasıl çalışır?
Plüton’un ne kadar sinsi olduğunu, ağır hareket ettiğini yazımın başında söylemiştim. Zaafları çok iyi kullanır.. Zararlı olduğunu bile bile devam ettiğiniz bağımlılıklar, alışkanlıklar, mutsuz olduğunuz halde bırakamadığınız ilişkilerde hep onun parmağı vardır. En çok ihtiyaç duyduğun anda velinimet gibi hayatına gelen şeyler hep bu oyunun parçasıdır.. En büyük zaafın altın bir tepside gelir, hayır diyemez teslim olursun.. Sonra sıkıntılar, sorunlar, üst üste sınavları gelir.. Kişi bu döngüyü geçebilirse, gerçekten de korkusu dönüşür, yenilmez olur..

Plüton tuzak kurduğunda irademizi kullanmak şarttır.. Ölüm gibi dediğimiz durumları yaşatır.. Çünkü Ölüm de yeraltıyla yani Plütonla ilgilidir.. Madenler, para,ölüm, karanlık güçler, ihtiras, tutku,kıskançlık hep bu gezegenle ilişkilidir. Bir burçtan bir burca geçtiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmaz, yıkar ve yerine yenisini yapar.
Hangi evden geçiyorsa o evin konuları, özellikle çürümeler ve yozlaşmalar üzerinde büyük dönüşümler yaşatır..
Plüton Oğlak burcundayken tüm sistemler, kurumlar silkelendi yıkıldı.. Hala yıkılmayanlar da bir yıl içinde tamamen yıkılacak. Tamamen Kovaya geçtiğinde ise bu sistemlerin dünyaya ve insanlığa faydalı olmasına çalışacak yani korku sevgiye dönüşecek.. Şimdi yaşananları gördükçe bunun çok ütopik geldiğini biliyorum. Şunu bir düşünmenizi istiyorum, iyi de tüm bu olanlar bir günde olmadı, pat diye de olmadı bir anda da olmadı.. Sinsi sinsi ilerleyen, çoğunuzun hiç farkında bile olmadığı bir şekilde gerçekleşti. Nasıl ki deprem ‘bir anda’ oluyorsa ama aslında fay hatlarında uzun yıllarca biriken stres ve gerilimin sonucuysa, bu yaşadıklarımız da şüphesiz uzun yılların birikiminin sonucuydu.. Ne laiklik halifelik tartışmaları, ne üst üste skandallarla sarsılan futbol federasyonu, ne Fatih Terim Fonu diye adlandırılarak gazetelerde sayfa sayfa detayları anlatılan ponzi sistemi, ne tüyler ürperten görüntüleriyle sızdırılan Epstein Belgeleri.. Hepsi Hades marifetiyle Plüton’un işi.. Ve her birimizin hayatında Hades, bizi hangi karanlığımız hangi en büyük korkumuzla yüzleştirdi ve daha da önemlisi bize ‘’altın tepsi’’ de fırsat olarak sunduğu neydi?

Ekonomi ve sosyal düzen değişecek.. Kova Burcu Ekonomiyle ilgili, teknolojiyle ilgili Plüton yıkım demek ve yıkımdan sonra yeniden inşaa eden demek.. Banka krizleri olacak, ekonomik sistemler değişecek.. Merkez Bankalarından çok ciddi baskılar ve yaptırımlar olacak. Tabii ki halkın tepkisi de olacak buna karşılık.. Global olarak gerçekleşecek. Vergileme sistemleri kalkacak.. Bu dönemde çok büyük halk direnişleri ve ayaklanmaları görürüz.. Önce 21 ocaktan 11 Haziran’a kadar yaşanacak bir süreç.. Daha sonra 1 Eylül- 19 Kasım 2024’te yine.. Ve sonra 20 yıl boyunca sürekli aynı yerde olacak..
Dönüşüm demek demiştim. Odağında güç var, gücün nasıl kullanıldığı var.. Yıkıcı etkisi vardır ve sonuçları çok daha kalıcı olur.. Toplumsal konular özellikle daha fazla tetiklenir bu süreçte..
Kolektif olarak etkileniriz..
Detaylı olarak neler yaşayacağımızdan ve geçmişte aynı etki olduğunda neler olduğundan başka bir yazıda ayrıca bahsedeceğim..
Şimdi bu yazıyla bu son derece önemli konuya sadece giriş yaptık diyeyim.
Ve başta soruduğum sorunun yanıtıyla bu yazıyı bitireyim.
Ayn Rand demişti ki ‘’Dayanabileceğin cehennem, aşkının gücü kadardır..’’
Ve de öyledir..

NS

cehennem

GÜNEŞ PLÜTON KAVUŞUMU ANARETIC DERECEDE

Şimdi bu başlık bir çoğunuz için yabancı biliyorum. ‘Anaretic’ kelimesi Yunancadan geçmiş anlamı yıkıcı, ölümcül, öldürücü olanı ifade eder. Astrolojide son dereceleri anlatmak için kullanılır ve kadersel ve son derece kritiktir. 20 Ocak’ta etkisini en fazla hissedeceğiz.. Güneşle Plüton kavuşumu zaten başlı başına kritik bir durumken bir de bunların anaretic derecede kavuşmaları dibin dibi dediğimiz olayları yaşatır..
Neler olabilir?
İş dünyasında sarsıcı iflaslar, kurumların kapanmaları, bazı kritik sonlanmalar
Yeniden yapılandırma süreçleri
Devlet meseleleriyle ilgili kritik gelişmeler
Suikast girişimleri (liderlere yönelik)
Çok gizli sırların ifşa edilmesi
Mafyada güç savaşları ve mafyaya yönelik operasyonlar
Terör saldırıları
Büyük patlamalar
Protesto ve eylemler
Yönetim değişiklikleri
Her zaman korunmaya niyet edelim
Ve de öyledir..

NS

“Ay doğmuyorsa yüzüne güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati; ne güneşte ne de ayda ara. Gözlerindeki perdeyi arala..”Mevlana

Ayın sırrı çok derindir..
Tüm kadim öğretiler bize bunu öğretmek içindir..
Antik kentlerden günümüzde kadar gelen kalıntılar, tüm eski yazılı eserler de dahil..
Ve bilenler, gerçekten yükselenlerdir..
Öyle gelmiş, öyle gitmektedir..

“Işığımı parlattığımda gecenin en karanlık saatinde, açın kalbinizi ve bakın gökteki suretime. Ben Ayın hanımı, unutulmuş sırları bahşedeceğim size..” Ma

Ay.. Anne.. Dişil Prensip..
Duygularımız ve bilinçaltımız..
Karanlıktaki Işığımız..
Ayda bahsettiğimiz karanlık “gizli”, “bilinmeyen” anlamlarındadır..
Hazineler de toprağın altında gizli değil midir?
O karanlıktaki ışık sizi bu hazinelere götürendir..
Daha sonradan cadı ve büyü Tanrıçası diyerek itibarı suikastine uğrayan Hekate’nin meşalesi gibi..
Oysa Hekate, Ay Annemizdi..
Karanlığa ışık olmak cesaret isterdi..
Karanlığa ışık tutmak da öyle..
Kişi aydınlığını kabul eder de, karanlığına yüz çevirir her nedense işte..
Çünkü o karanlıkta geçmişteki acıları gizlidir, taşımak istemeyip de derinlere gömdüğü, bazen de terk ettikleri, utandığı, yüzleşmekten kaçtığı, bazen yalanları tercih ederim de bu gerçekle yüzleşmek istemem dediği..
En derin acıları, en gizli cinsel dürtüleri..
Geçmişe ait bastırdığı hisleri..
Karanlığın derinliklerine inmek büyük bir cesaret ister..
Ve işte sadece oraya inebilenler gerçekten şifalanabilirler..
Güneş ve Ay..
Tasavvufta kavuşamayan iki sevgilidir..
En eski inanışlarda, anaerkil toplumlarda, Tanrıça, kendisini Ay suretinde gösterirdi..
Ve 3 yüzü vardı..
Hilal.. Dolunay.. Karanlık Ay..
Bakire.. Anne.. Yaşlı Bilge Kocakarı..
Ay döngüleri Tanrıça Döngülerini temsil ederdi..
Ay ile çalışmanın doğrudan Tanrıça ile bağlantı kurmayı sağladığını düşünüyorlardı..
Kaldı ki, zaman değişti, insanlar değişti, kitaplar değişti ama Ayın fazlarının hakikatte insan hayatını anlattığı bilgisi hiç değişmedi..
Yasin Suresindeki gibi.. (Bunu instagram hikayelerimde yazmıştım, siteye de ekleyeceğim)
Bu ,çok eskilerden bugüne kadar gelen süreçte kısaca Ay konusundan söz etmişken, beyninizin snaptik noktalarında açılımlara sebep olduğunu umarak şimdi Dolunaya geçiyorum..

25 Ocak 2024 Türkiye saatiyle 20:53’te..
2024 Yılının ilk Dolunayı Aslan Enerjisinde
..
5 derece 14 dakika Aslan Burcunda..
Jüpitere dik açıda..
Büyüteç etkisi dediğimiz bir etkiyi yaratır Jüpiter.. Abartmaya meyilli oluruz..
Hele bir de bunu “Aslan” karakteristiğinde düşünürseniz nasıl bir gösteriş, nasıl bir “Drama Queen”lik ön plana çıkar tahmin edersiniz..
Aynı anlarda Venüs Jüpiter üçgeni Satürn açısıyla birleşiyor ki, bu da bize sağlam ve şanslı fırsatları işaret ediyor..
Dolunay anında ufuk çizgisinde Başak Burcu yükselecek.. Her işi daha detaylı ele alacağız, ince eleyip sık dokuyacağız demek..
Yöneticisi Merkür Oğlak Burcunda ve Mars ile kavuşum yapıyor.. 5. Evde..
Çocuklarla ilgili can sıkıcı gündemler olası bu görünümde..
Çocuklarla ilgili hastalıklar gündeme gelebilir, çocukların istismarıyla ilgili infial yaratacak haberler ve gelişmeler olabilir..
Mars ateşli hastalıkları da gösterdiğinden bu konuda bize uyarısı var gökyüzünün..
Büyükelçiler ve diplomatlarla ilgili gerilimli ve sert bazı gelişmeler..
Sporda agresyonu yüksek şiddetli olaylar..
Güneş ve Plüton da 5. Evde..
Kamu görevlileri, askerler, sağlık çalışanları ile ilgili çeşitli düzenlemeler ve yapılandırmalar..
Haritanın 7. Evine yerleşen Satürn dış ilişkilerde gerilimlere işaret ediyor.. Bazı sıkıntılar olabileceğini söylüyor.. Bazı engeller söz konusu olacak..
9. evdeki Jüpiter de özellikle yurtdışı seyahatlerde bazı avantajlar yaşayacağımızı vize pasaport gibi konularda güzel gelişmeler olası.. İhracat, turizm ve ticaret konuları da şanslı etkilerde..
Bu süreç ayrıca nelere işaret eder?
Büyük depremler..
Toprak kaymaları..
Maden kazaları..
Tarım ürünlerinden gelecek hastalıklar..
İktidar ve muhalefet arasında krizler..
Ekonomik kriz..
Askeri harekat.. Ve askeri alanda krizler..
Kutuplaşma.. (Hilafet ve laiklik gibi) (FB-GS gibi)
Gayrimenkul fiyatları yükselecek..
Özgüven artışı..
Ego savaşları..
Kendisini Aslan sana kediler..
Şah sanan piyonlar..

Dolunayın bir tamamlanma enerjisi olduğunun önemle altını çizmek isterim.. Tam da yeni bir döneme girdiğimiz bu süreçte şüphesiz bazı insanlar bazı ilişkiler bazı işler bir tamamlanma sürecinde.. Bir döngü kapanıyor diye düşünebilir ve bundan sonra önünüze Dolunayın karanlığı aydınlatan kadim ışığının rehberliğinde yeni yaşamınız için enerji depolayabilirsiniz..
Her şey birbiriyle bağlantılı ve Hermes’ in Zümrüt Tabletlerde işaret ettiği gibi, özellikle Gökyüzünü rehber alarak yeryüzündeki yaşamımızı yorumluyorsak, her bir görünüm, öne çıkan her bir öğe ayrı bir anlam taşıyor, açtığımız bir kapı, bizi diğer kapıyı açmaya yönlendiriyor..
20 Ocak’ta Plüton Kovaya geçti.. Bir devir kapandı, yeni bir devir başladı her birimizin hayatlarında.. Yirmi yıllık uzun bir periyoda yayılacağı için bu yeni dönem, hemen anında bu değişimi algılamamış olmamız normal.. Ama kesinlikle şimdi bambaşka bir yerdeyiz..
Anlasak da, anlamasak da..
21 Ocak’ta Güneş Kova Burcu’na geçti..
Ve işte bugün, 25 Ocak Güneş Kova Burcundayken Ay tam karşısında yani Aslanda..
Güneş ve Ay karşı karşıya..
Çok güçlü bir Dolunay..
Hem 28 Ekim 2023’teki Ay Tutulması’na hem de
5 Şubat 2023’teki Dolunay’a atıfta bulunuyor..
2008 yılından beri en ağır hareket eden Plüton, Oğlak enerjisindeydi.. Bu süreçte hayatlarımızda neler oldu neler bitti?..
Özellikle Oğlak, Terazi, Yengeç ve Koç burçları oldukça zorlanmış olabilirler ve şüphesiz yaşadıkları her şey, hayatlarında köklü ve radikal değişimler yapmaları için gerekliydi..
Şimdi Plüton Kova’da köklü değişim yaşama sırası Aslan, Kova, Boğa ve Akrep Burçlarında..
Önümüzde yirmi yıla yayılacak bir süreç var..
Yavaş yavaş ama çok köklü değişimlere şahit olacağız..
Bir de hep sorduğunuz, en karmik zamanlardayız..
Jet hızında, rüzgar erken fırtına biçecek..
Aman dikkat.. Her zaman korunmaya niyet edelim..
Ve de öyledir..

NS

aslan

ÇOCUK NARİN CİNAYETİNİN iTİRAFÇISININ “NAMAZ KILDIM” İFADESİNDEN 
SONRA KAFAMDA SORULAR:
GÜNAH ÇIKARMA MI
ALLAHIM BENİ KURTAR MI
YOKSA SUBLİMİNAL OLARAK İNANÇLI BİRİYİM MESAJI MI? 

Tüm Türkiye’yi günlerdir üzüntüye boğan çocuk Narin Güran’ın kaybolması ve 19 gün sonra çuval içinde cansız bedenine ulaşılmasının ardından şüpheli Nevzat B. ifadesinde, cesedin ortadan kaldırılmasını gerçekleştirdiği gün, namaz kıldığını vurguladı; üstelik “namaz kıldım” ifadesini bir kez değil birden fazla yerde geçirdi.. Hem öğlen saatinden sonra evden çıkmadan hem de cesedi ortadan kaldırdıktan sonra eve gittiğinde namaz kıldığını ifade etti..
Bunu okuduklarında çok sert tepkiler verenler oldu sosyal medyada..
Hep sizden çıkıyor işte bunlar gibi, tüm inananları ibadet edenleri, bir cinayete yardım ve yataklık ettiğini söyleyen bir itirafçıyla aynı kefeye koyanlar oldu..
Bu tüm samimiyetiyle gerçekten inananlara hakaret değil miydi?
Ben onlar gibi görmedim konuyu..
Nedenini anlatayım..
Suçlunun bilinçaltında
“Ceza” korkusu vardır..
Ve “suçluluk” bambaşka formlarda an be an ruhunu ele geçirecek, onu eninde sonunda yiyip bitirecek esir alacaktır..
Yaptığı bu kötülük onun peşini asla bırakmayacak, o bağlantısını kursa da kurmasa da çeşitli formlarda hayatında karşısına çıkacak ve “karma” hiç şüphesiz itinayla işleyecektir..
“Minareyi çalan kılıfını hazırlar”
gibi atasözlerimiz , bir suçu işleyecek kişinin işi her türlü kılıfına uydurmak için gerekeni yapacağını vurgulasa da..
Suçu işleyen katillerin sonradan mağdur cenazelerine katılmaları, olay mahalline dönmeleri hep bu suçluluk psikolojilerini ele verir..
Çok erken yaşlarda okumuştum
Dostoyevski’nin
“Suç ve Ceza”sını..
Ve o kadar güzel anlatılmıştı ki, katilin yakalanmasa bile her an o yakalanma korkusuyla, an be an gün be gün yaşadığı ıstırabı, içten içe adeta cehennem azabıydı..
Tüm inananları ve namaz kılanları bir çırpıda harcayanlar gibi göremedim konuyu..
Çünkü içindeki iyiliğin kazandığı insanlar ve içindeki kötülüğe yenilenler var benim gözümde..
Dünya kurulduğundan beri ışığın ve karanlığın savaşında karanlık tarafa ruhunu satanlar var..
İtirafçının yayınlanan fotoğrafına baktığımda kapkaraydı benim için, ışıksızdı gözleri..
Ve aklımdan şu soru geçti istemsiz:
O bu yaptığının bilinçli olarak farkında olmasa da, bu suça bulaşır bulaşmaz gidip secdeye alnını koyduğunda ne demişti Allah’a?
Yakalanmamak için mi dua etmişti?
Ya da af mı dilemişti?
Beyni nasıl çalışıyordu? Soğuk kanlı mıydı, panik halde miydi?
Ve af dilemek içinse, bir çocuk cinayetine karıştıktan sonra o yüzü kendisinde nasıl bulabilmişti?
Yoksa en azılı suçları işleyenlerin kafesli perdeler ardında rahiplere yaptığı gibi, kıldığı namaz
“Günah çıkarmak” için miydi?
Ya da oldukça organize, soğuk kanlı ve bir de kılıfını gayet iyi hazırlayan bir profesyonellikte “Allah inancı” nı mı subliminal olarak veriyordu ilgili makamlara? Bu sayede “iyi bir intiba” bırakabilir miydi?
Bunun cevabını kesin olarak bilemeyiz ama..
Suçluluk psikolojisi budur..
Suçlunun bilinçaltı işte tam da böyle çalışır..
Onu net bir şekilde görebiliriz.
O yüzden hiç şaşırmadım..
Sıva ustası olup kusursuz şekilde üzerine taşları döşemiş olsan da, gidip arama çalışmalarına katılırsın..
Sonra gider namazını kılarsın..
Bakarsın sorgudaki bağlantın hala içeride, çıkmamış..
En azından “itirafçı” olayım dersin..
Şekilden şekle girersin..
Kıldığın namaz gerçekse bile, bu “namaz” ı ifadende birkaç kez geçirirsin..
Ne yaparsan yap Nevzat B.
Kendi vicdanından kaçamazsın..
Her an cehennem azabını yaşarsın..
Bu daha başlangıç,
daha da çok beterlerini yaşayacaksın..
Ve de öyledir..
NS

aslan